Finans

Parasal Aktarım Mekanizması Nedir ?

Efenim cümleten selamlar. Normalde bu yazı planlamamda yoktu. Ancak merkez bankasının son 2 haftada aldığı kararlar beni parasal aktarım mekanizması nedir sorusunun cevabını aramaya itti. Çünkü parasal aktarım mekanizması dediğimiz kavram esasen bir merkez bankası politikasının etki derecesinde önemli yer ediniyor. Aldığım notları ve yorumlarımı aşağıya döküyorum. Keyifli okumalar.

Parasal Aktarım Mekanizması Nedir ?

Parasal aktarım mekanizması merkez bankası para politikası ile toplam talep arasındaki bağlantıyı açıklar. Bununla birlikte yazıyı okuyanlar için bir ön not düşelim: para politikası esasen ekonomiyi talep yönünden etkilemek üzerine kurgulanmış bir politikadır. Para politikasının arz yönlü ekonomiyi etkilemesi oldukça güçtür ve bu politikayı tavsiye edenler tarafından bu durum öncelikli olarak belirtilmektedir. Yani kronik olarak süregelen bir arz yönlü enflasyona yönelik yapacağınız bir para politikası sizi muvaffak kılmaz. Sadece geçici bir pansuman olur.

Para Politikası vs. Maliyet Yönlü Enflasyon Meselesi

Para politikasının maliyet yönlü enflasyona şöyle bir etkisi vardır. Diyelim ki ülkede maliyet yönlü bir enflasyon oldu. Bu enflasyonu engellemek için faizleri arttırdınız ya da miktarsal olarak para miktarını azalttınız. Bu politika neticesinde arz yönlü enflasyonu yine arz kanadından düzeltmiyorsunuz. Sadece talebi azaltarak yani bu mallara olan talebi düşürerek enflasyonun düşmesini bekliyorsunuz. Bu şekilde bir politika öncelikle tüketimi düşürecektir. Lüks tüketimin tamamı ortadan kalkacaktır.

Şayet bir ülkede bu şekilde bir politika izleniyor ise temel ihtiyaç maddeleri dışındaki ürünlere talep ciddi miktarda düşer ve bu temel ihtiyaç malzemeleri tedariki dışında çalışan işçilerde işsizlik gözlemlenir. Yine ülkenizin ekonomik büyümesi şayet iç tüketime yönelik ise büyümeden ciddi şekilde gol yersiniz.

Biz aslında delikanlı iktisat akımı olarak (bu akımın lideri benim) para politikası ile arz yönlü enflasyonu bastırma çabalarına bize ters gelir/bizi bozar deriz. Çünkü sorunun köküne inmek yerine yan yoldan kaçmayı sağlar bu. Ki gerçekten de bu çaba yani para politikası ile arz enflasyonunu bastırma çabası genelde nafile sonuçlanır. Bu durum hem hükümetlerin hoşuna gitmez (çünkü direk büyümeyi düşürüp işsizliği arttırır) hem de temel tüketim malzemelerinde tüketimi engelleyemeyeceğinden enflasyonu düşünülen kadar düşürmez.

Merkez bankasına göre bir para politikası ekonomiyi 4 ana kanal üzerinden etkiliyor. Bunlar;

  • Faiz Kanalı
  • Döviz Kanalı
  • Varlık Fiyatları Kanalı
  • Beklentiler Kanalı

Faiz Kanalı

Aslında faiz kanalı bizi politika faizi ya da miktarsal değişim ne işe yarıyor hacı meselesine götürür. Öncelikle TCMB politikasını açıklar. Ya faiz kanalından ya da miktar kanalından artış ya da düşüş yapılır. Eğer merkez bankası marjinal bir politika izleyecekse bu kez zorunlu karşılıklar filan yöntemleri kullanır. Buna da siz genel çerçevede bakın.

Bu açıkladığı politika şu demektir, “eyy bankalar, bak ben sizin son başvuracağınız merciyim, ben piyasadaki en düşük faiz ile borç alırım, piyasadaki en yüksek faiz ile borç veririm, müşterilere uygulayacağınız faiz oranlarını buna göre ayarlayın”. İşte süreç TCMB’nin tetiklemesi ile başlar. Çünkü bankalar için birincil çalışma tercihi her daim riski az olan TCMB’dir. Ancak TCMB faiz oranlarını yukarıda belirttiğim şekilde ayarlar ise (ki zaten olayın hikayesi burada) bankalar müşterilere yönelecektir.

Müşterilere verilen kredilerin faiz hesaplamasında taban faizi bu Merkez Bankasının faizi oluşturur. Bu faizin üzerine müşteri riski+operasyonel risk+piyasa riski+ bankanın maliyetleri eklenerek müşteriye verilen faiz oranı tespit edilir.

Yani faiz kanalının ilk tetiklediği unsur tüketici/üretici kararıdır ve tüketici/üretici kararı kanalı ile diğer kanallara sıçrama yansır. Bunun yolu da yukarda yazdığım şekildedir.

Varlık Fiyatları Kanalı

Teorik olarak (sahada ülkenin demografik yapısından iktisadi eğilimleri ile faal sektörlerine göre faizin etki oranı değişir) faiz düşerse krediye erişim kolaylaşır. Bankalar artan kredi talebini karşılarsa yani kredi verirse tüketim ve yatırım ( reel sektör yatırımı ve finansal sektör yatırımları) artar. Bu durum büyümeyi arttırır.

Faiz düşüşü ile artan tüketime hemen yetişemeyen arz nedeniyle arz talebe yetişene kadar varlık fiyatları artışı yaşanır. Uzun vadede piyasa dengeye gelir lakin bunun dengeye gelme vadesini ülkenin ve sektörlerin yapıları değiştirir. Özetle kısa vadede enflasyon görünür ki uzun vadede bu merkez bankasının yine faiz artışına gitmesi gerektiğini gösterir.

Arzın talebe yetişme hamlesinin iki alternatifi vardır. Ya içerde üretecek ya da önce ithal edip talebi karşılayıp sonra içerde üretecektir. Bı iş gücü ile alakalı bir durumdur. Örneğin ülkenizde işsizlik var ise genişletici para politikası izlersiniz. Böylece hikaye içerde ucuz üretim ile sona ereceğinden işsizlik düşer. Ancak işsizliğin olmadığı bir ülkede faizi düşürürseniz bu sadece enflasyona ve ithalat artışına sebebiyet verir. İthalat artışı ise cari açığa sebebiyet verir ki bu sizi patlatır.

Tüm buraya kadar anlattığım kısımda arz-talep dengesi sağlanana kadar varlık fiyatları artar.

Hatta bireyler yerli paranın getirisinin düşük olması nedeniyle borsaya filan da yüklenebilir ki bu taktirde borsa gibi finansal varlıkların dahi değer kazandığını görebilirsiniz.

Döviz Kanalı

Genişletici bir para politikası ile düşen faiz ya da artan yerel para miktarı tüketimi/yatırımı arttırır. Küreselleşen dünyada insanlar yurt dışından mal ithal etmesi kolaylaştığından genişletici maliye politikası ithalatı arttırır. Eğer devlet ithal ikameci bir politika uygulamıyorsa ithalat artarak devam eder. Buna ek olarak yerli paraya verdiğiniz düşük faizi yabancılar beğenmez. Dolayısıyla konsolide de portföy yatırımlarında bir çıkış yaşanır. Tüm bunlar cari açığı arttırarak paranızın değerinin düşmesi ile sonuçlanır.

Beklentiler Kanalı

Ülkemizde her ne kadar finansal okur yazarlık düşük olsa da halkımız yaşamakta olduğu kronik iktisadi sorunlar münasebetiyle merkez bankası kararlarına hassastır. Merkez bankası karar metinlerinde geleceğe ilişkin sözlü iletişim yoluyla piyasayı şekillendirmeye çalışır.

Eğer toplum ve iş dünyası merkez bankası kararlarına güveniyorsa karar metinlerinin yönlendirme etkisi artar. biz buna sokak ağzıyla rüzgar yapmak diyoruz

Yani adamı dövmezsin ama döveceğini söylersin, bunu adama iletecek kişilere söylersin ve adamın hareketlerini düzeltmesini beklersin. Böylece yumruk sallamadan amacına ulaşırsın. Merkez bankası beklenti yönetimi de rüzgar estirmektir.

Eğer daha evvel dediklerinizi gerçekleştirdiyseniz faiz düşürmek yerine düşüreceğinizi ima etmeniz piyasaya yeter.

Parasal Aktarım Mekanizması Türkiye Yorumu

Efenim tecrübelerime dayanarak (bu şey demek kaynak popom) Türkiye’de parasal aktarım mekanizmasının işlerliği tamamen faiz kanalı ve bunun tetiklediği kredi alt kanalı ile ilintilidir.

Eğer merkez bankasının politika uygulama gücü yüksekse yani dolarizasyon yok ise merkez faizi indirir, kredi talebi patlar ve bu diğer unsurları tetikler. ( Kısa vadede Büyüme artar, enflasyon artar, işsizlik azalır(orta vadede) ve cari açık artar)

Çünkü Türkiye de insanların kaynak sorunu vardır. Tarihsel olarak bir enflasyon problemimiz olduğundan esnafı çalışanı vs tüm insanlar parasını gayirmenkul ve taşıta yatırır. Bu insanlar bu varlıklarını satmaz. Bir şey yapacak olduklarında bu mallarını satmadan/kredi çekerek iş yapmaya çalışır.

Parasal Aktarım Mekanizmasında Faiz Kanalının İşlememesi Sorunu

Gelelim zurnanın cortladığı yere. Merkez bankası faiz politikasının piyasa faizleriyle ayrıldığı ve bu makasın fazla olduğu duruma. Parasal aktarım mekanizmasının ilk adımı para politikasının reel sektörde karşılık bulmasıdır. Bunun ilk koşulu da uyguladığınız faiz politikasının piyasada kabul görmesidir. Özetle eğer parasal aktarım mekanizmanızda uyguladığınız faiz finansal/reel piyasalarda uygulanan faizleri yönlendirmiyorsa sizin uyguladığınız politika beş para etmez ve işlemez. Mekanizma çalışmaz.

Efenim muhtelif sebeplerle merkez bankası piyasaya faizlerini kabul ettiremiyor olabilir. Bu merkez bankasının beklentiler kanalındaki etkinsizlikten kaynaklanabileceği gibi uyguladığı faizin/politikanın amacına ulaşmasının imkansız olmasından da ileri geliyor olabilir.

Merkez bankası bir politika faizi açıkladığında bunun piyasaya sirayeti şu şekilde gerçekleşir. Merkez bankası bankaların babasıdır. Başı sıkışan likidite sorunu yaşayan yani piyasada para bulamayan merkezden ister.

Bununla birlikte merkez bankası faizinin ilk etkisi bu yol ile günlük likidite ihtiyacını karşılarken gerçekleşir. Merkez bankasının görevlerinden birisi yerli para likiditesini sağlamaktır. Günlük likidite hadisesini nasıl hesaplandığını şu yazımda izah ettim.

Günlük likidite de mevduat faizinden daha düşük bir faiz verirseniz bankalar direk size koşar ve mevduat faizini aşağıya vurur. Millete fazla faiz vermek yerine düşük faizden sizden alabiliyordur. Tersi durumda yani faizi arttırırsanız bu taktirde bankalar başlangıç aşamasında mevduat faizini arttırmasa dahi halkımız tahvile koşacağından ve bankalar da belirli bir rasyoyu korumak zorunda olacağından mevduat faizini arttırmak zorunda kalır. Tabi şunu biliyoruz, merkez bankası bankaların mevduatları yerine finansman sağlayacak kadar likidite sağlayamaz.

Gelelim bu bağlantı nasıl kopuyor meselesine.

Bu platformda defaatle sizlere bir merkez bankasının para politikası uygulama gücünün arkasında yatan unsurun dolarizasyon olduğunu söyledim. Bunun olmaması için de insanlara enflasyondan fazla faiz vermeniz gerekir. Eğer dolarizasyon olursa parasal aktarım mekanizması işlemez. Çünkü piyasaya verdiğiniz mesajı alacak bir müşteri grubu yoktur. Hepsi dolardadır. Unutmayın siz doların faizini değil kendi paranızın faizini belirleyebilirsiniz.

Bunun yaşandığı durumda yaptıklarınız hiç bir manası yoktur. Finansal tarih tecrübelerimiz merkez bankalarının dolarizasyonun yüksek olduğu ortamda parasal aktarım mekanizmasını işletemediğini, ne önlem alırsa alsın dolarizasyonu çözemediği müddetçe piyasa faizi ile merkez bankası politika faizi arasında kopukluğu gideremeyeceğini söylemektedir.

Bunun yanında şöyle bir durum da var, merkez bankası piyasada oluşan faizin çok altında bir faiz belirlerse bankalar gidip mevduatın tümünü merkezden karşılayamaz, aslında merkez bankasının faizi günlük likidite ihtiyacının karşılanmasına yöneliktir. O sebeple merkez uçup kaçsa da piyasa faizinin tek belirleyicisi değildir. Hatta merkez bankasının fonlama faizi kısa vadede yol gösterici olup uzun vadede piyasa kendi yolunu bulur.

Parasal aktarım mekanizması nedir yazımızın sonuna geldik. Esen kalın.

yatirimkurusu

10 yıldır finans sektöründe denetçi, İngilizce biliyor.

İlgili Makaleler

2 Yorum

  1. Elalemin parasına bu kadar fetiş objesi niye,Ama kendini bilip,pek özel hasletlerini bildiğinden, gidişatına güvensizlik ile kendi parasına sahip çıkmıyorsa devlet n,apsın.(cevap: herkese örnek olsun, vatandaşın olmasını istediği gibi, düzgün olsun)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
error: İçeriklerin kopyalanması engellenmiştir.