Finans

Yatırım Bankacılığı Nedir?

Cümleten selamlar. Bu yazımızda konumuz yatırım bankacılığı nedir sorusunun cevabı üzerine. Yazıyı okumadan önce kısa bir uyarı yapayım: Türkiye’deki yatırım bankacılığı ile ABD’deki yatırım bankacılığı apayrı dünyalar. Türkiye’de bu sektörün halihazırda hacmi çok düşük olduğundan ABD başta olmak üzere dünya genelindeki yatırım bankacılığı uygulamalarını esas alarak yazıyı yazdım. Sınra Türkiye’deki yatırım bankalarının web sitelerine girip “hacı bunlar da normal banka gibi kredi veriyo ne abartıyon filan diye” gevelemeyin.

Ha mevzuya girmişken, Türkiye’de yatırım bankacılığının tutulmamasının sebebi yatırım bankacılığının tanımında yatar. İnternet kaynaklarına baktığımızda yatırım bankacılığı nedir sorusunun cevabı şu minvalde oluyor: Teorik olarak, yatırım bankacıları mevcut yatırım ortamının nabzını tutan uzmanlardır, bu nedenle işletmeler ve kurumlar gelişimlerini en iyi nasıl planlayacakları konusunda tavsiye almak için yatırım bankalarına başvururlar, çünkü yatırım bankacıları tavsiyelerini mevcut ekonomik duruma göre uyarlayabilirler. Türkiye’deki sermayedarların en burjuva olanı da dahil olmak üzere (küçük tokatçılara yakalananlar hariç) hiç kimse parasını yönetmek üzere birilerine bırakmaz ve herkesin finansal enstrümanların fiyatları hususunda muhakkak ama muhakkak bir görüşü vardır. Bununla birlikte yatırım bankacılığı finansal piyasaların derin olduğu ortamlarda hayat bulur, yaşam saçar. Türkiye’nin bu sığ, karanlık ve puslu finans vadisinde (ulan replik tam yerine oturdu be) yatırım bankacılığının mevcudiyeti mümkün değildir.

Yatırım Bankalarının Organizasyon Yapısı

Muhtemel ki içinizden “ulan bu yine kafayı çekti herhalde daha yatırım bankasının ne olduğunu anlatmadan organizasyon yapısı anlatıyor” filan diye söylenmeye başladınız. Yok, kafam iyi değil, hususi buradan giriş yapıyorum ki faaliyet alanlarının özeti gibi bir şey bu.

Yatırım bankaları, genellikle özel birimler veya bölümler halinde organize edilmişlerdir. Bu bölümler genellikle;

danışmanlık,

sermaye piyasaları,

birleşme ve satın alma

ticaret (trading) gibi alanlara ayrılmıştır. Bunlar da zaten yatırım bankalarının faaliyetlerinin ana çatısını oluştururlar.

Yatırım bankalarının danışmanlık bölümleri, müşterilerine finansal stratejiler ve işlemler konusunda danışmanlık sağlar. Müşterilerine borç veya sermaye piyasalarından fon sağlama konusunda yardımcı olabilirler, özel sermaye fonlarına yatırım yapmalarına yardımcı olabilirler ve borç yönetimi ve risk yönetimi konularında danışmanlık hizmetleri sunabilirler.

Yatırım bankalarının sermaye piyasaları bölümleri, müşterilerinin borç veya sermaye piyasalarından fon sağlamalarına yardımcı olur. Bu, hisse senedi veya tahvil ihracı, hisse geri alımı, IPO (halka arz), özel yerleştirme (bu ne demek vallahi bulamadım) veya tahvil satışı gibi çeşitli finansal araçlar kullanılarak gerçekleştirilebilir.

Birleşme ve satın alma bölümleri, müşterilerine şirket birleşme ve satın alma işlemleri konusunda yardımcı olur. Bu bölümler, müşterilerine farklı şirketlerin birleşmesi, satın alınması veya satılması gibi işlemler konusunda danışmanlık hizmetleri sunar.

Ticaret yani trading bölümleri, yatırım bankalarının kendileri hesabına yaptıkları trading faaliyetlerine/menkul kıymet yatırımlarına odaklanır. Bu bölüm, yatırım bankasının piyasadan elde ettiği fonu nereye yatıracağına karar veren ve bu yatırım işlemlerinin operasyonunu gerçekleştiren bölümdür.

Yatırım Bankacılığı Nedir?

Yatırım bankacılığı hizmet alanı oldukça geniş olup tutar olarak da oldukça hacimli olan bir sektör esasında. Yatırım bankacılığı bireysel tasarruflardan çok kurumsal yatırımlara odaklanır. Bireysel olarak bu hizmetlerden faydalanmak istiyorsanız fonlarınızı birleştirip bir hedge fon filan kurmanız gerekir. Ya da şayet bir bireysel emeklilik şirketine sigorta primi ödüyor, özel emeklilik sigortası için filan para yatırıyorsanız sizin para yatırdığınız kurum bu hizmetleri alıyordur. Ama yatırım bankalarına genel olarak baktığımızda müşterileri yatırım fonları, hedge fonlar, büyük sigorta şirketleri, emeklilik fonları falandır.

Çok sevdiğim ve içinde tüm ahlaksızlıkları barındıran ve ciddi bir eleştirel sinema sanatı olan The Wolf of Wall Street filminden bir kare. Bunu özellikle buraya koyuyorum. Filmin bu kesiti bir insanın hırsıyla nasıl bir hayvana evrileceğini size sunuyor. Bu resimdeki adamı küçümsemeyin/eleştirmeyin. Sizler/bizler genetik olarak bu hayvanlarız. Yönetmen aslında burada bizim kendimizi bize gösteriyor. Hayvansal güdüler yaşamın temel bir unsuru. Devlet bunu zapteden unsur çatısı sanırım liberal zihniyetin en rahatsız olduğu gerçek olsa gerek.

Yatırım bankaları temel olarak prime brokerage, underwriting ve security dealerlık yaparlar. Türkçesine geçersek prime brokerage kapsamında müşterileri için alım-satım ve takas işlemlerini yapar, underwriting ile tahvil ve hisse senedi ihraçlarına yardımcı olurlar ve security dealerlık ile hem bankanın kendi adına gem de müşterilerin adına alım satım işlemlerini bizzat gerçekleştirirler. Yani parası çok olan ancak nereye yatırım yapacağını bilemeyen, küçük küçük aracı kurumlarla yatırım yapması mümkün olmayan şirketlere/fonlara bu hizmeti verirler. Bir yandan da kendi paralarını değerlendirirler.

Yatırım bankaları bu arada bizzat kendileri lehine de piyasalarda pozisyon alabilmektedir. Batan yatırım bankaları örneklerinde (misal Lehman Brothers) bunu daha net görmekteyiz.

Yatırım Bankaları Nasıl Fon Toplar ?

Yatırım bankaları normal bildiğimiz konvansiyonel bankalar gibi mevduat toplamazlar. Bunun yerine tahvil-bono arz eder. Dolayısıyla bu bankaların şubelerini pek göremezsiniz. Yani tabana yaygın bankacılık yapıp riski tabana böleyim düşüncesi kesinlikle olmaz. Yatırım bankalarında hayvan gibi yoğunlaşma olduğu gibi yatırım bankası bilançosu hayvan gibi müşteri riski de içerir. Bu bağlamda itibar riski dediğimiz kavram diğer klasik bankalara göre daha fazladır. Yani “yatırım bankacılığı marjları iyiymiş olm” deyip gidip yatırım bankasının kapısına “bana hesap açacaksınız üleyn “diye bağrışmayın. Bak büyük rezillik olur.

Yatırım bankaları hizmet verdikleri şirketlerin kredi ihtiyacı/nakit ihtiyacı /menkul kıymet yatırımı ihtiyacı taleplerine istinaden sermaye piyasalarından fon toplar. Temel işi budur. Bunun dışında şirketlerin halka açılmasına yardım eder, risk yönetimine katkı sağlar, özel sermaye fonlarına yatırım yapar, birleşme ve satın alma işlemlerinde due dilligence raporları hazırlatıp ucuz/pahalı yorumu yapar, yine yatırım danışmanlığı ve şirketlerin tahvil ve hisse senedi ihraçlarına arcılık etmek, türev ürünlerin satış ve pazarlanması gibi hususlar üzerine çalışırlar.  

Yatırım Bankalarının Sınıflandırılması

Yatırım bankaları Bulge Bracket (üst kademe), Middle Market (orta düzey işletmeler) ve boutique market (uzmanlaşmış işletmeler) olarak ayrılır. Bulge Brackets’i platformda ayrı bir başlıkta inceleyeceğimiz yazı olacak bunu göreceksiniz. O yüzden bu kısmı atlıyorum. Middle Market olanlara ilişkin internette bir şey bulamadım. O sebepten butik yatırım bankası ile devam edeceğiz.

Butik yatırım bankası, yatırım bankacılığının en küçük bir alanında, genellikle kurumsal finansman konusunda uzmanlaşmış bir yatırım bankasıdır. Ancak Charles Schwab gibi bazı bankalar perakende yatırım bankacılığına yönelik işler yapabiliyor.

Bu butik yatırım bankalarından sadece kurumsal finansmanla ilgilenenlerin başlıca faaliyetleri şirketlerin sermaye artırımı, birleşme ve devralmalar ile yeniden yapılandırma ve reorganizasyonlar üzerinedir. Gördüğünüz üzere şirket danışmanlığı gibi çalışan bu firmaların yatırımla, halka açık yatırım raporuyla filan bir işi yok. Bildiğin hiç bir topa girmiyor herifler. Bu iş biraz daha network ve finans bilirkişilik raporu gibi.

Butik yatırım bankaları genellikle piyasadaki orta büyüklükteki şirketleri içeren daha küçük anlaşmalar üzerinde çalışır ve genellikle birleşme ve devralma işlemlerinde satıcı veya alıcı tarafa yardımcı olur. Bunların due dilligence raporu yapan ekipleri ciddi kalabalıktır ki zaten izah ettiğimiz üzere elemanların tek yaptığı iş bu. Butik yatırım bankaları tabi her gördüğü sektördeki birleşme/satın alma işine atlamaz. Genelde spesifik bir sektörde uzmanlaşırlar.

Yatırım Bankalarının Faaliyet Yapısı

Tüm yatırım bankacılığı faaliyetleri kendi içerisinde “sell side” ya da “buy side” olarak sınıflandırılır.

Sell side” menkul kıymetlerin nakit veya diğer menkul kıymetler karşılığında alım satımını (örneğin işlemlerin kolaylaştırılması, piyasa yapıcılığı) veya menkul kıymetlerin tanıtımını (örneğin yüklenim, araştırma, vb.) içerir.

Buy side“, yatırım hizmeti alan kurumlara tavsiye verilmesini içerir. Özel sermaye fonları, yatırım fonları, hayat sigortası şirketleri ve hedge fonlar en yaygın alıcı taraf kuruluş türleridir.

Yani Sell Side tarafı trade işlemlerine odaklanırken Buy Side tarafı muhtelif araştırmalar, stratejik alım kararları ve menkul kıymetin pazarlanmasını filan içerir.

Ek olarak bu buy side tarafında bazı müşterilerin uzun vadeli fon talebi mevcut ise bu fon talepleri için menkul kıymet ihraç eder (underwrite eder). Tabi burada esas borçlunun tahvil ihracı yapan şirket olduğunu yatırım bankasının yalnızca ihraç edilen tahvil ya da hisse senetlerinin satış pazarlamasını yaptığını unutmayın. Bunların hizmetleri arasında ne zaman halka arz edelim, tahvili ne zaman piyasaya verelim gibi danışmanlık da mevcuttur.

Bulge Brackets olarak adlandırdığımız dev yatırım bankaları hem “sell side” hem de “buy side” olmak üzere tüm iş kollarını sunar. Ancak butik yatırım bankaları daha küçük olup sadece sell side yani menkul kıymetlerin alımı ile ilgilenir.

Yatırım Bankaları Nasıl Çalışır?

Yatırım bankacılığı front ofis (ön ofis), mid ofis (orta ofis) ve back ofis (arka ofis) faaliyetleri olarak üçe ayrılır. Hadi gelin bunlar bankanın içinde napıyor ona bir bakalım.

Front Ofis

Yatırım bankalarının front ofisleri genelde paranın kazanıldığı/trade işlemlerinin döndüğü yerlerdir. Underwrite edilen menkul kıymetlerin satış ve pazarlamasının yapıldığı bir alandır burası. Front ofis iki ana bölümden oluşur. Bunlar yatırım bankacılığı ve piyasalar bölümleridir.

Front ofiste yer alan piyasalar bölümü “satış ve trade” (“yapılandırma” dâhil) ve “araştırma” olarak ikiye ayrılır.

Front ofisin piyasalar bölümü altında yer alan satış ve ticaret kısmının işi yatırım bankasının kendisi ve müşterileri adına ürün satın almak ve satın alınan ürünleri yine müşteri adına satmaktır. Klasik bir aracı kurum işlevidir aslında bu. Satış işlemleri ise bildiğin referanslı sistem dediğimiz anam babam usulü yapılır.

Bildiğiniz üzere bu yatırım bankaları piyasanın kurumsal katılımcıları dediğimiz kallavi abilerle sürekli çalıştığından, başka bir müşterinin menkul kıymetini ihraç ettiklerinde bunları ararlar. Vay efendim bu firma şöyle iyi, böyle iyi, biz bunu şöyle değerlendirdik, çok sağlam adamlar filan deyip fon toplarlar. Bununla birlikte bunlar normal zamanlarında yine bu sağlam firmaların finansçılarıyla görüşüp vay şöyle yapalım, şöyle değişik ürünlerimiz var (genede structured financial products tarzı ürünler olup CDS gibi yeni nesil türev ürüne de evrilebilir) , bunları yaparsak sizin finansallar iyileşir gibi yöntemlerle şirketlerin aklını kurcalar.

Tabi şunu söyleyelim. Anlayacağınız üzere bu iş biraz private iş. Dolayısıyla her müşteriye bizim terzi kesim dediğimiz ürünler önerirler. Şöyle düşünün misal bir sigorta şirketinin elinde ortalama olarak ciddi bir nakit yüklü olur. Sigorta şirketi bu nakdi likiditesi yüksek olan varlıklarda değerlendirmelidir. Çünkü sigorta şirketlerinin nakit çıkışı tahmin edilemezdir. Bunun klasik alternatifleri borsada hisse senetleri, tahvil/bonolar vs.dir. Ancak bunlar likit olması nedeniyle genelde getirisi düşük ürünlerdir. İşte yatırım bankaları bu tip müşterilere bu ürünlerden getirisi daha fazla olan muhtelif yapılandırılmış finansal ürünler dediğimiz ürünleri satmaya çalışır.

Hatırlarsanız 2008 krizinde birçok emeklilik fonunun parasını CDO ürünlerinde batırdığını izah etmiştim. Hatta bu ürünlere yatırım yapan ve zor duruma düşenlerden birisi de dev sigorta şirketi AIG’di. İşte bu adamların parasının batmasına sebep olan CDO tarzı karmaşık türev ürünleri ya da yapılandırılmış finansal ürünleri çıkaran yatırım bankalarıdır.

Bu front ofiste çalışanlar bizim finansal mühendislik ürünleri dediğimiz ürünleri hem yaratanlar hem de satanlardır. Dolayısıyla bu ekipte çılgın finansçı çocuklarla birlikte matematik ve mühendislik fakültesinden insanlar istihdam olunur.

Front ofisin piyasalar bölümü altında yer alan araştırma tarafı ise şirketleri inceler, şirketlerin gelecek değerlerine ilişkin beklentileri hakkında genellikle “al”, “tut” veya “sat” derecelendirmeleriyle raporlar yazar. Araştırma kısmı başta dünyadaki ekonomik gelişmeler olmak kaydıyla genelden özele inerek tüm spesifik politik hususları da göz önünde bulundurarak kantitatif analizler ile müşterilere tavsiyede bulunur.

Araştırma bölümü de yatırım bankasının kar ettiği bölümlerdendir. Bu şirketlerin halka açıkladığı ya da kamuya beleş olarak verdiği raporlara ek olarak müşteri bazında hatta her bir müşteriye özel raporlama yaptığını duyduk, biliyoruz. İşte bu raporlar yani özel olarak hazırlanan raporlar paralıdır.  

Şöyle interneti biraz kurcaladığımda özellikle son dönemde bu araştırma bacağının gelir kalemindeki payını eskisine göre arttırmaya başlattığı iddia edilmiş. Açıkçası açıp araştırmak lazım ama vallahi hiç uğraşamayacağım ya. Siz bakıverin ona da.

Mid Ofis

Bankanın mid ofis bölümü hazine yönetimini, denetimi, kurumsal stratejiyi ve risk yönetimini içerir.

Kurumsal hazine tipik olarak bir şirketin hazinesi ile aynı işlevleri yürütür.  Tipik olarak nakit akışı, likidite pozisyonları, bunlarla alakalı yasal rasyolara uyum için sınırların kontrolünü, fon kaynaklarının maliyetleri ile yapılan yatırımların getirisi arasındaki makası izler, işlem yapar ve kontrol ederler. Yine bu birim özel müşterilerin alım ve satımları için indirimli fiyatlar alır. Daha doğrusu tüm müşterilerin işlemlerini toplu yaptığından ve bu işlemler ciddi hacimli olduğundan iskontolu işlem yapar. Banka hazinesi gibi şey düşünün işte ya.

Denetim birimi ise firmanın küresel risk maruziyetini ve ticaret masası (trade Desk) kontrolörleri aracılığıyla firmanın işlerinin karlılığını ve yapısını kontrol eder bu konuda üst yönetime danışmanlık eder, ya da ispiyonlar diyelim. Bu kısım denetimde direk 3. hat oluyor.

Risk yönetimi tarafı yatırım bankasının veya müşterilerinin işlemler veya alım satımlar sırasında bilançolarına aldıkları piyasa ve kredi riskinin analiz edilmesini, bu risklerin hedgesine yönelik ürünlerin çıkarılmasının alt yapısını içerir. Örneğin bizim tahvil piyasasından aşina olduğumuz CDS ürünü 1990’larda JP Morgan tarafından icat edilen bir üründür ve bir yatırım bankası ürünüdür.

Back Ofis

Back ofis, yapılan işlemleri anlık olarak kontrol eder, bu işlemlerin yanlış olmadıklarından emin olur ve gerekli transferleri gerçekleştirir. Bu back ofis işlemi bizim denetimde bahsettiğimiz 2. Hat denetiminin ta kendisidir.

Yatırım Bankası Tahvil İhraç Süreci Nasıl Oluyor ?

İlk olarak, yatırım bankaları, bu tahvil ihraç etmek isteyen şirket ya da artık yatırım bankasının kendi tahvili ise oturup konuşup piyasa koşullarına göre ihraç edecekleri tahvilin vade, faiz oranı, faiz türünü (değişken/sabit) ve ödeme koşullarını belirlerler. Ardından, yatırım bankası tahvil işlemlerinin operasyonunu yapar, bu tahvile müşteri bulur ve satarlar. Bu satış ihale usulü olabileceği gibi referanslı yöntemle olabilir.

Genelde müşterinin spesifik bir fantezisi yoksa (vade değişken olsun gibi) hacmi büyük olan ve piyasada para olduğu (likit) dönemlerde tıpkı kamu gibi tahvil ihalesi açılıp faiz talebe göre değerlendirilir. Ancak likiditenin sıkışık olduğu, dönemlerde ya da ihraç tutarının küçük olduğu dönemlerde faiz sabit tutulup referanslı satış ile ihraca çıkılır.

Yatırım bankalarının tahvil ihracı, genellikle yatırımcılara kamu tahvillerinden daha fazla getiriler sunar. Ancak burada credit suisse de olduğu üzere yatırımcılar için tahvilin sermayeye dönmesi gibi durumlar mevcuttur.

Bunun dışında yatırım bankasının kendisi için yapılan tahvil ihracı, yatırım bankaları için yüksek riskler taşır. Faiz oranlarındaki değişiklikler, yani tahvil değişik faiz oranlı ise ki genelde öyledir, yatırım bankalarının borçlanma maliyetlerini etkileyebilir ve tahvil fiyatlarını etkileyebilir. Bu da sürekli değişken pasif maliyeti demektir. Bu da likidite krizinin ayak sesleridir (remember demirbank.) Bu nedenle, yatırım bankaları, tahvil ihracı yaparken dikkatli bir strateji izlemelidirler

Bir örnek olarak, 2021 yılında Goldman Sachs Group, Inc. tarafından gerçekleştirilen bir tahvil ihracını var. Goldman Sachs, 7 Mart 2021 tarihinde 6.25 milyar dolarlık 10 yıl vadeli tahvil ihracı gerçekleştirdi. Tahvil ihracı, ABD doları cinsinden yapıldı ve yüzde 1.7 faiz oranına sahipti. Tahvil ihracına, dünya genelindeki yatırımcılar ilgi gösterdi ve tahvil ihracı, talebin yoğun olması nedeniyle 2 katından fazla talep gördü. Goldman Sachs, tahvil ihracından elde ettiği geliri, yatırım bankacılığı faaliyetlerine ve genel işletme giderlerine yönlendirmiştir.

Bir başka örnek ise tahvil ihracına aracılık etme yani underwriting işlemi üzerinden olsun.

Diyelim ki Danaoğulları Sucukçuluk diye bir şirketiniz olsun. Yeni bir yatırım yapacaksınız ya da piyasa faizlerinin daha da düşmeyeceğini öngördünüz, ucuzdan borçlanıp mevcut pahalı borçlanmaları kapatacaksınız diyelim. Bunun için uzun vadeli tahvil ihracına çıkacağız. Hemen bu konuda bize At Kafası Yatırım Bankası yardımcı oluyor. Burada işlem şöyle işliyor, At Kafası Yatırım Bankası tahvil için gerekli değerlemeleri yapıyor. Ancak birazdan halka arz örneklerinde okuyacağınız şekilde önce tahvili alma şeklinde değil. Tahvili yatırım bankası almıyor, direk tek tek kurumsal fon sahiplerini arayıp bu tahvilleri pazarlıyor.

Siz bu yatırım bankalarının işlevini genelde hazinenin ya da şirketlerin kap bildirilerinden tanırsınız. İşte der ki yurt dışından fon temin etmek ve bu temin edilen fonun yatırımlarda kullanılması için Deutsche Bank yetkili kılındı. İşte o bildirimin detayı yukarda yazılanlardır.

Bir Halka Arz Örneği ve Yatırım Bankasının İş Süreci

Gelelim hisse ihraç sürecinde yatırım bankasının rolüne. Diyelim ki çiğ köfte satan bir zinciriniz var ve firma adınız Çiğköfteci Cemil olsun. Çiğköfteci Cemil’in halka açılmak istediğini varsayalım. Şirketin sahibi Cemil bununla alakalı olarak Düttürü Yatırım Bankası ile irtibata geçiyor. Cemil ve Düttürü Yatırım bankası, şirket hisselerinden 100.000’ini hisse başına 24 TL’den satın alma hususunda sözleşme imzalıyorlar.

Düttürü Yatırım bankası 100.000 hisse için 2,4 milyon TL öder ve hisseleri üstüne alır. Daha sonra hisse başına 26 TL’den halka arza çıkar. Ancak yatırım bankası bu fiyattan hisselerin %20’sinden fazlasını satamaz ve kalan hisseleri satmak için fiyatı hisse başına 23 TL’ye düşürmek zorunda kalır.

Çiğköfteci Cemil ile yapılan halka arz anlaşması için yatırım bankası 2,36 milyon TL kazanmıştır [(20.000 × 26 TL) + (80.000 × 23 TL) = 520.000 TL + 1.840.000 TL = 2.360.000 TL]. Başka bir deyişle, Düttürü Yatırım Bankası Çiğköfteci Cemil’e aşırı değer biçtiği için anlaşmadan 40.000 TL kaybetmiştir.

Bu örnekte zarar eden bir yatırım bankası görüyoruz. Bunlar halka arzın yoğun olduğu dönemlerde aşırı rekabet nedeniyle oluşabilecek vaziyetlerdir.

Yatırım Bankacılığında Çıkar Çatışmaları

Malumunuz bu platformda yıllarca ABD’li yatırım bankalarını, süpermarket bankacılığı kavramını eleştirdim de eleştirdim. Bunun en temel sebebi aslında firmanın tüzel kişiliğinin olması, ortaklarla firmanın tüzel kişiliğinin dahi çıkar çatışması kavramının temelini oluşturmasıdır. Yatırım bankalarında ise bu durumu çok daha fazla görürsünüz. Hatta yatırım bankalarındaki bu çıkar çatışması işi manipülasyon noktasına kadar götürebilmektedir. Bunun en temel sebebi yatırım bankalarının bir tarafta yatırım bankacılığı yaparken diğer tarafta hisse senedi araştırması ve ticareti yapmasıdır. Şimdi enternasyonel kuruluşlar bunu önlemek için araya görünmez bir Çin duvarı kurun diyor ancak sizce bu ne kadar mümkün ve objektif olabilir?

Gözünüzü seveyim, hepiniz yatırımcısınız biliyorum. Diyelim ki bir yatırım bankası kurduk sizinle, gittik mevcut fonlarla Aselsana yüklendik. E haliyle biz aynı zamanda bunlara yatırım yapılmasına fikir olsun diye rapor da yayınlıyoruz. Sizce Aselsan’ın durumu kötü olsa biz kötü diyebilir miyiz ? Aklınız alıyor mu? Bir kere sizin Çin duvarı dediğiniz nane şirketin çalışanları arasında olan bir şey, ben yönetici olarak o duvarı kaldırıyorum dediğim zaman benim önümde kim durabilir.

Yatırım bankalarının en büyük riskliliği ki değineceğiz daha sonra işte bu elemanların hem bir şirketin hisse/tahvil vs. underwrite etmesi yani bunun çıkarılmasından komisyon elde etmesi hem de bu çıkarılan menkul kıymetlerin satışından para kazanmasıdır. Yatırım bankalarının çoğu küçük küçük (bize göre küçük değil yalnız, sonra internetten araştırıp damlamayın buraya sen küçük dedin ama bu adamlar min. 50 bin USD hesap bakiyesine hizmet veriyormuş diye) perakende aracı kurumları ile de çalışırlar. Bu aracı kurumlara da ve halka açık raporlar hazırlarlar. Burada açıkça şu hisseleri al, şunları sat, bunları tut diye öneriler gelir. Bu da yatırım bankasının para kazandığı bir işte öneri raporları hazırlamasıdır ki buna menfaat çatışması diyebilirsiniz. Yani underwrite ettiği bir şirket tahvilini adam niye kötülesin abi, mal mısınız ?

Çıkar Çatışmasına Bir Kaç Misal

The Greed Merchants kitabının yazarı Philip Augar bir röportajında şöyle demiştir: “Aynı anda hem ihraççı müşterilerin hem de yatırımcı müşterilerin çıkarlarına hizmet edemezsiniz. Ve bunu sadece underwrite ve sell side olarak düşünmeyin, yatırım bankaları aynı zamanda bu menkul kıymetlere bizzat yatırım yapan ve bunun tradeinden kar elde eden işler de yapıyor.”

Biz yine bu platformda front running diye bir kavramdan bahsettik. Bunu engellemeniz mümkün değildir. Yatırım bankaları kendi hesaplarına yoğun bir şekilde alım satım yaptıklarından, her zaman bir tür önden işlem yapma (bir yatırım bankasının müşterileri tarafından daha önce verilen emirleri yerine getirmeden önce kendi hesabına emirleri yerine getirdiği ve böylece bu emirlerin neden olduğu fiyat değişikliklerinden yararlandığı yasadışı uygulama, bakım bu insider trading değil, hepsini size tek tek maşrapayla açıkladım) eğilimi vardır.

New York Times’ın Wall Street Business köşe yazarı Joe Nocera eToys.com’un halka arzıyla ilgili on yıldır süren bir dava olduğunu görüp davanın detaylarına iniyor. Nocera, mahkeme tarafından gizli tutulan dava dosyasında Goldman Sachs ve diğer yatırım bankaları tarafından yönetilen halka arz süreçlerinde Goldman’ın kasıtlı olarak halka arz edecek firmaya olması gerekenden daha düşük değer biçtiği, daha sonra gidip bu hisselere bizzat kendisinin yatırım yaptığı, halka arzdan belirli bir süre sonra ise bunları satarak ciddi kar elde ettiğine yönelik bulgular olduğunu fark ediyor. Firma sahiplerinin ise bu bankaların sahip olduğu tekel gücü nedeniyle buna ses çıkaramadığı, eğer ses çıkarırlarsa sonraki halka arzlarının başarılı olamayacağı ve yine diğer halka arzlara katılamayacakları yönünde endişe duydukları anlaşılıyor.

Yatırım bankacılığının inceliklerini size anlattım. Burada lütfen menfaat çatışması kavramını idrak ediniz.

Yatırım bankacılığı nedir yazımızın sonuna geldik efenim. Sonraki yazılarda buluşmak dileğiyle, esen kalın.

yatirimkurusu

10 yıldır finans sektöründe denetçi, İngilizce biliyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
error: İçeriklerin kopyalanması engellenmiştir.