Ekonomi

Rekabetçi Kur Politikası

Cari açık ve cari açık meselesi yazılarımızda az çok değinsek de konuya enine boyuna giriş yapmanın ihtiyaç olduğunu hissettim. Konumuz rekabetçi kur politikası.

Rekabetçi Kur Politikası Nedir?

Kiminle rekabet ediyoruz? Paranın rekabeti mi olur ulan diye saldırmayın hemen bi sakin olun. İki dakka laf dinleyin. Efenim rekabetçi kur politikası için, bir ülkenin para birimini rezerv para birimlerinden sürekli olarak düşük tutmak suretiyle ihracatta avantaj sağlamaya çalışması diyebiliriz.

Dünyada özellikle Çin‘in rekabetçi kur uygulama konusunda etkin olduğunu görürüz. Aslında Çin ile ABD’nin yumruklaşmasının sebebi olarak da rekabetçi kur ana sebep olarak öne sürülmüştür ABD tarafından.

rekabetci-kur

Çin Rekabetçi Kur İşini Nasıl Becerdi?

Aslında bu sorunun cevabını vermek için Çin’in ekonomisinin detaylarına girmek gerekir ancak bunun için detaylıca yazabileceğimiz alan burası değil. O yüzden özet geçip rekabetçi kura bağlayacağım meseleyi.

Çin bildiğiniz üzere dünyanın yaklaşık 8 milyarlık nüfusunun 1,5 milyar kadarına sahip, geçmişten gelen bir sermaye birikimi olmayan, kalkınmaya çalışan bir devlet.

Çin’in esaslı abilerinden Deng Xiaoping Yugoslavya‘ya yaptığı ziyaretten sonra “ulan bu gomonis momonis diyoz emme bu iş böyle olmayacak, millete ne ekmek yettiği var ne pirinç” deyip bir model çizmiştir. Modelin esası fakir ve nüfusu kalabalık olan ancak dünyanın tüketim merkezlerine yani Avrupa ve ABD’ye uzak bir ülke olarak baz alınmıştır. Haliyle ulaşım ve lojistik manada ciddi maliyet dezavantajı olması bilinen iktisadi modellerden farklı bir kalkınma politikası gerektirmiştir.

Yine sermaye birikimi sorunu var ancak bir noktadan feragat edilip (feragat noktası bundan 20 sene evvel iş hayatına başlayan Çinlilerin hayat standardı ve refahları olmuştur.) bu sermaye birikimi elde edilecek. En çılgın tüketen ülke ABD ise bizim ana ihracat pazarımız ABD olacak, biz oraya ihracat yapıp dolar elde edeceğiz, bu dolarları sermaye birikimi yapacağız, tekrar yatırıma çevireceğiz. (Dünyanın sekizinci harikası bileşik faiz demişti yetkili abilerden birisi)

Çin’in Planının Tutması ve Geldiğimiz Nokta

Plan tutuyor. ABD ‘de başta ciddi bir rakip olarak görmediği için süreci 2020 yılına kadar devam ettiriyor. Çinliler baya dolar yığıyor sağa sola o derece fazla para oluyor adamlarda.

Çin’in ABD’ye mal satabilmesinin arkasında iki şey var. Birincisi ucuz iş gücü. Yani piyasada en ucuza üretenler Çinliler. İkincisi ise devlet tarafından sürekli olarak dolara karşı düşük tutulan yuan. 

Bildiğiniz üzere iktisatta bir malın bir piyasada değeri ne kadar artarsa fiyatı o kadar azalır. Peki Çinliler bu kadar ihracat yapıp elde ettiği dolarlar ülkeye girince ne yaptı? Bir de FED sürekli dolar basıyor. Yani ABD’liler ne kadar para basarsa bassınlar hiç bir şekilde paralarının değeri Yuan’a karşı düşmüyor. Ya da Çin ihracattan ne kadar gelir elde ederse etsin yerli para birimi kuvvetlenmiyor. Çünkü Çin devlet politikası olarak sürekli Yuan’ı dolara karşı düşük tutuyor.

Rekabetçi Kur

Efenim rekabetçi kur ne getirir? Rekabetçi kur uygun maliyet koşulları altında ihraç edilen mal miktarını arttırır. Ancak eskiden 1 dolar kazanmak için 10 birim mal ihraç etmek gerekirken rekabetçi kur politikasına girilerek yerli para birimi düşük tutulursa artık 1 dolar elde etmek için 20 birim mal ihraç etmek gerekir. 

Eğer ülke olarak mallarınızın ucuzluğuna dayanarak satış adedini ve dolayısıyla kar olarak elde edilen dolar tutarını arttırmak istiyorsanız sürümden kazanacak kadar fazla satmanız gerekir.

Rekabetçi Kur Götürüleri

Rekabetçi kur başlangıç aşamasında çok makul/mantıklı gibi gözükse de içten içe ülke içindeki vatandaşların refahını düşürür ve düzenli olarak fakirleştirir.

Çünkü matematik basittir. Eskiden 10 birim mal için 1 USD gelir elde edilirken aynı işçi adedi ile 20 birim mal üretip. 1 USD elde ediyorsanız bu işçilerinizin daha ucuza çalışacağı manasını taşır. 

İşçilerinizin daha çok çalışması ise refah kaybıdır. Zaten dünya ekonomik düzeni yazımda Türkiye’ye biçilen rolü izah etmiştim sizlere. Bu rekabetçi kur politikası ile tam anlamıyla bu yola girmiş olursunuz.

rekabetci-kur-politikasi

Rekabetçi Kur Politikasını Hükümetler Neden Sever?

Rekabetçi kur politikası başlangıç aşamasında yerli/milli üretim stratejisini taşıdığı için herkesin hoşuna gider. Çünkü gruplaşma ve grup içinde olup grubun metalarını(kültürel unsurlarını) yükseltme eğilimi insanların genlerinde olan bir şeydir. Bunu engelleyemezsiniz. Kültür adı altında yapılan bunca saçma ve materyalist olmayan ayinlerin tek açıklaması da budur zaten.

Yani rekabetçi kur siyasal anlamda oyunuzu arttıracak bir politika tipidir.

Rekabetçi kur politikasının bir diğer katkısı ise yine siyasi anlamda kur baskısına bir gerekçe bulmanız ve sebepsiz yere/kontrol edemediğiniz bir biçimde artan kur için seçmenlere bir gerekçe sunmuş olmanızdır. İşin güzel tarafı seçmenlerin bu yerli paranın değer kaybediyor olması algısını beceriksizlik olarak algılamasını tamamen değiştirmenizdir. Artık seçmenler döviz kurunu kafaya takmaz çünkü bu devletin bir beceriksizliği, eleştirilecek bir politika olmaktan çıkar ve bilinçli bir politikaya döner ki bu halde mevcut politikayı eleştirenleri vatan haini olarak lanse edip davul diye çalmanız seçmen gözünde hoş karşılanır.

Türkiye Rekabetçi Kur Politikası Uygulayabilir Mi?

Türkiye’nin dolar sorunu yazımızda ülkede vatandaşların çoğunun histeri biçiminde ekonomiyi dolar ile ölçme gibi bir alışkanlığı olduğunu söylemiştim. Bunu aşmanız için rekabetçi kurun siyasal bacağı başlığı altında izah ettiklerimi halka kabul ettirmeniz Türkiye’de becerebileceğiniz en zor şeydir.

Peki diyelim ki zor olanı başardınız ve halkı doların bir ekonomik gösterge olmadığı hususuna ikna ettiniz. Peki gerçekten rekabetçi kurun ülkeye ne gibi bir katkısı olabilir?

Hemen atlayıp Çin gibi uçarız kaçarız diyorsanız feci halde yanılıyorsunuz. Çünkü iktisat yazımda defaatle belirttiğim üzere iktisat politikası ülke halkının sosyolojik yapısından başlayarak halkın kültürü de dahil her şey ülkeye özgü olarak geliştirilecek şekilde planlanırsa başarılı olacak bir olgudur. O yüzden twitter v.b. elitist platformlarda ana akım iktisatçıların heterodoks iktisatçılarla birbirlerine ana avrat düz gidecek şekilde kapıştığını görürsünüz. Çünkü ana akım iktisadın bir çok kaidesinin bu ülkede işlemediği hususu da bir gerçektir.

adil-kur

Bir kere cari açık sorunu yazımı muhakkak okuyarak ülkenin mevcut döviz problemini bir idrak edin. Bu yazıya baktığınızda zaten Çin gibi ham madde ya da enerji sorunu olmayan bir ülke olmadığımızı göreceksiniz. Halihazırda enerji güvenliği ile ilgili dahi bir çok problem yaşayan ülkemizin rekabetçi kur politikası aşamasında karşısına çıkacak ilk hadise bu konudur.Arkasından ise hammadde, ara malı v.b. konular sırayla dizilir.

Öte yandan ülkemizin Çin gibi ana sermayedar pazarlara uzaklığı söz konusu olmamakla birlikte lojistik avantajımızın tam tersine ciddi bir iş gücü maliyeti sorunumuz vardır ki 1.5 milyar kişi için düzenlenmiş bir ekonomi politikasını direk getirip laps diye 83 mio.luk ülkeye uygulamanız halinde karşılaşacağınız bir diğer problem modelin kurgusunda varsayım hatası yapmış olmanızdır.

Rekabetçi Kur Politikasını Nereden Takip Edebilirim?

Devletin rekabetçi bir kur uygulayıp uygulamadığını anlayabilmeniz için gereken veri reel efektif döviz kurudur. 

Şu an reel efektif döviz kurunun ne olduğunu merak ediyorsanız ekonomik göstergeler sayfamı, “nasıl yorumlayım ulan bunu” diyorsanız ekonomik göstergelerin yorumu sayfamı ziyaret edip kültürlenebilirsiniz.

En İyi Kur Seviyesi Türkiye İçin Nedir?

Abi belirli bir seviye söyleyen herkes üfürüyor. Bunu hesaplamak da tespit etmek de çok güç. Ama şunu söyleyebilirim en iyi kur seviyesi belirli bir aralıkta dönüp duran, aşağı yukarı oynamayan kur seviyesidir. Yani istikrarlı kur baba kurdur. Noktası pek mühim değil. Ya zaman içinde değişir zaten o seviyeler.

Türkiye Ne Yapmalı?

Yazılarımı okuyanlar benim iyi kötü bir liberalizm ve tam serbest piyasa düşmanı olduğumu bilecekleri gibi dünyanın finans piyasası şartlarını ve ona uyma zorunluluğumuzu bilecek kadar çakal olduğumu da bilir.

İşte bu şerait içerisinde hiç bir şekilde küskümüz dünya finans piyasasının gücüne yetmeyeceğinden her ne kadar liberalizme uyuz olsak da bazı şeyleri onların bildiği şekilde yapmak gerekmektedir.

Bunların başında da kur politikasına çok fazla müdahale etmemek gerektiği gelir. Evet, devletin ekonomide çok fazla önem arz eden böyle bir değişkene müdahale etmiyor olması beni içten içe çürütse de maalesef bükemediğin bileği öpeceksin. Öpmediğin zaman ne olacağını merak ediyorsanız vakti zamanında İngiltere’nin Soros ile yaşadığı kapışmayı görüp nasıl tokatlandığını keyifle okuyabilirsiniz.

Dolayısıyla şahsi görüşüm rekabetçi kur politikasının, kesinlikle ama kesinlikle ülkemizin sosyolojik yapısı, artan nüfus medyan yaşı, üretim maliyet kalemlerimiz, ihracatın içindeki ithalat oranı ile enerji güvenliği sorunlarımız nedeniyle uygun olmadığını düşünüyorum.

Nihai olarak bizim bu halkın refahını arttırmak için tek bir çıkış yolumuz var. O da ucuza üretip sürümden kazanarak değil, kaliteli üretip dibimizde kaliteye daha fazla para vermeye hazır Avrupaya mal satmak ve o şekilde sermaye biriktirmek olmalıdır. Yoksa rekabetçi kur Türkiye gibi, nüfusun diğer dünya ülkelerine göre görece düşük ve medyan yaşın görece yüksek olduğu bir ülke için hatıralarda acı bir tat olarak yerini edinecektir.

Son bir not ekleyelim: iyi bir ekonomi politikası ülkenin genel uluslararası politikası, stratejisi, halkın meziyetleri ve nitelikleri, mevcut ve gelecekteki sosyal ve demografik yapısı göz önüne alınarak kurgulanır.

yatirimkurusu

10 yıldır finans sektöründe denetçi, İngilizce biliyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
error: İçeriklerin kopyalanması engellenmiştir.