Finansal Skandallar

Theranos Skandalı

Efenim tekrardan merhabalar. Bu yazımızda konumuz yine finansal skandallar dünyasından theranos skandalı meselesi. Theranos skandalı yazımızda bir değer yatırımı skandalı da göreceksiniz aslında. Oldukça ümit vaadedici bir şekilde piyasadan fon toplayan, ancak hiç bir işi tutmayan bu şirketin hikayesini sizler için derledim. Keyifli okumalar.

Dip Not: Yazının manşet fotoğrafında yer alan sarışın abla şirketin sahibi Elizabeth Holmes’tir.

Tohumlar Atılıyor

Theranos skandalına konu olan şirketimizin kurucusu Elizabeth Holmes’tir. Çakır gözlü ve sarışın tipiyle dikkatleri çeken Holmes ablamız Ortadoğu’da daha iyi para toplardı. Neyse konumuz bu değil, sapıttırmayalım.

Holmes ablamız 2002 yılında Standford Üniversitesine girmiştir. Ablamız girişimci bir ruha sahip ki daha üniversiteye girdiği yaşlarda bu işlerin peşinde koşturmaya başlıyor. Bir gün aklına bir vücut bandı projesi geliyor. Projeye göre vücuda takılan bu çipli bant ile bantı takan kişinin vücudu taranacak. Şayet bant kişinin vücudunda herhangi bir enfeksiyon tespit ederse yapıştığı yerden otomatik olarak antibiyotik salgılayacak.

Holmes hemen bu projeyi hocası Gardner’a götürüyor. Ancak hoca ” saçma sapan konuşma, bantın üstüne takacağın antibiyotik o vücuttaki enfeksiyonu öldürmeye yetmez” deyip ablayı veto ediyor.

İş Modeli Kuruluyor

Bu cevap ağrına giden Holmes hırs yapıyor. Her genç Silikon Vadisi girişimcisi gibi 19 yaşında Stanford’u bırakıp şirketini kuruyor. Tabi şunu belirtelim. Holmes aslında bu tedavi işlerine filan uzak değil. Aileden gelen bir durum mevcut. Holmes’in dedesi esasen bir doktor. Kariyerli de bir abimiz. Laf arasında bu abi Enron’da çalışmış. Yani bazı şeyler genden geliyor be gülüm. Neyse, Holmes dedesinin vasıtasıyla üniversiteyi bırakmasına rağmen Singapur Gen Enstitüsünde staj filan yapıyor.

Bu arada düşünceler fikirler derken piyasada bir açık fark ediliyor. ABD’de kan testleri çok pahalı, her bir hastalık için ayrı ayrı kan testi gerekiyor. Hastalar ise bu testleri yaptırmak yerine tahminleri üzerine ilaç alıp hastalıklarının geçmesini bekliyorlar.

Model bunun üzerine kuruluyor. İlk hedef mass üretimden ve teknolojiden faydalanarak kan testlerini ucuz hale getirmek. İkinci hedef ise tek bir test ile 3-4 sonuçlu bir test ortaya koyabilmek .

Şirket Büyüyor

Efenim Singapur’da bir labaratuvarda Shaunak Roy diye biriyle tanışıyor Holmes. Daha sonra bu kişi şirketin ilk çalışanı ve yönetim kurulu danışmanı olarak işe başlıyor. Tabi malumunuz öyle şirketi kurayım bir çalışan alayımla olmuyor bu işler. Hele ki medikal gibi ciddi sermaye yatırımı isteyen bir sektörde.

Holmes sağdan soldan eş dost akraba bulup buluşturup fon topluyor. Bu arada Draper ve Palmieri adlı iki kişi şirkete sermayedar oluyor. Bu ikisinin ağladıkları fon tutarı takriben 6 mio USD. (olm bu milyonlar filan nerden buluyorsunuz arkadaş ya,deliriyorum). Bir de ana hissedar babasının kankası Balwani.

2005 yılında şirket ilk ürününü ürettiriyor. Artık fason mu yaptırdılar fabrika mı kurdular o bilgiye erişemedim ama ürün çıkıyor. Çıkan ürün bir kart gibi bir şey. İçinde okuyucu sistemi var.

Ancak burada şöyle bir engele takılıyor firma. Bunun piyasada satılabilmesi için ABD’nin ağır toplarından olan FDA kurumundan onay almaları gerekiyor. Bu abiler sıfırcı hoca gibi. Onay almak için ya ürünün çok iyi olacak ya da yedirmen lazım filan. Ortaya konulan ürün sağlıkla ilgili bir ürün olduğundan test edilmeli, deneklerde yan etkileri görülmeli.

İlk Dökülmeler

Şirket ürünü çıkarınca piyasada ciddi bir sükse yapıyor. Aman halka arz etse de biz alsak, hanım altınları bozmaya hazır tut gibi bir talepte mevcut firmaya ilişkin. Ancak ilk şok 2006 yılında şirketin CFO’su Henry Mosley’den geliyor. Bu arkadaş şirketin güvenilir olmadığını, teknolojisinin de öyle aman aman olmadığı söyleyip çakıyor istifayı.

Tabi piyasa bir sallanıyor. Theranos hemen karşı atağa geçip “bunlar dış minnakların ajanları, içimize yerleştirdiler, bizi kandırdılar, biz de bilgi sızdırmaktan bu kişileri dava ediyoruz” deyip dava çakıyor. Karşılıklı hukuk savaşı bir yandan sürdürülürken bir yandan da 2007 senesinde ölmesi kesin olan kanser hastaları üzerinde yukarıda anlattığım ilk prototipi deniyorlar. Yapılan geri dönüşler ve test sonuçları üzerine Edison adında ikinci bir prototip ortaya çıkıyor. Bu şirkete olan ilgiyi daha da alevlendiriyor.

Şirket Apple’dan filan tasarımcı işe alıyor bu ikinci prototip için. Sonuçta tüketicinin kullanacağı bir ürün ve satışı arttırmak için allayıp pullamakta ve ürünün ergonomik olmasında ciddi fayda var.

Start Up Kudurukluğu

2010 yılında malumunuz Silikon Vadisi denilen ABD’nin teknoloji üretim merkezleri patlama yaşıyor. Bilimum inovatif olduğunu iddia eden şirket halka arz etmeye fon toplamaya çalışıyor. Yatırımcılar da aç zaten. Biliyorsunuz 2008 krizi yeni bitmiş, elde para var sıvayacak yer lazım. Şansı olan parayı vuruyor. İşin içinde iyi niyetlilerde var kötü niyetlilerde.

Bununla birlikte Theranos şirketi durmuyor efenim. İşleri sürekli geliştiriyorlar ve sağlık kliniği işletmeciliklerinde yer almaya başlıyorlar (Safeway firması). Bizdeki sağlık ocaklarının özel sektör versiyonunu düşünebilirsiniz bu aşamada.

İşler Büyüyor

Holmes abla bir yandan projelerini anlatıp yeni ortaklar ve fonlar bulurken bir yandan da kan testleri projesini geliştirmeye çalıştırıyor. Yeni projeye göre şirketin ürettiği kan testi birden fazla kan testi yapıyor. Projeyi tamamlamak için MiniLab diye bir alt organizasyon kurulup Iphone 4S modelinden esinlenerek ürünün adı 4S olarak konuyor.

2012 yılı itibariyle de bu modele ilişkin testlere başlanıyor. Bu arada şunu not edelim. Şirketin önceden ürettiği prototiplerin hiç birisi satışa sunulmuş değil ve ciro yok. Çaktırma. 4S için yapılan testler Safeway diye bir klinikte taşere gibi yapılıyor. Safeway firmasının CEO’su test sonuçlarında tutarsızlıklar olduğundan uyuzlanıyor. Ancak ertesi sene bu arkadaş emekliliğini açıklıyor. Artık ne yaptılar adamı dövdüler mi bilmiyoruz. Ya da belkide mevzuyu çaktı, inceden pılıyı pırtıyı toplayıp sahil kasabasında balık lokantası açtı.

Şüpheli Ölüm

Şirket içinde kavgalar bir yandan devam ederken Theranos’un şef bilim adamı Gibbons abi testlerin yetersiz olduğunu ve sonuçların uyumsuz olduğunu 2013 senesinde Holmes’e iletmek için bir toplantı talep ediyor. Abinin beklentisi bu toplantı sonucunda kovulması. Gibson Holmes ile yapacağı son toplantıdan önce intihara kalkışıyor. Buna rağmen toplantı yapılıyor. Holmes Gibsonu dinliyor ama kovmuyor. Ancak enteresan bir şekilde bir hafta sonra da ölüyor.

2013 yılının Eylül ayına gelindiğinde Theranos 4S modelini, şirketin içindeki bir çok bilim adamı testlerin yetersiz olduğunu söyleyerek karşı çıkmasına rağmeni bir web sitesiyle duyurdu. Ürün öyle sükse yaptı ki Holmes Wall Street Journal’de bir köşe yazısı dahi yazdı.

Hal böyle olunca dış yatırımcının ilgisi daha da arttı ve 2014 yılında Partner Fund adlı bir firma 5.6 milyon adet hisseyi takriben 95 mio USD’ye aldı. Bu yatırım ile artan varlık değeri maksimum seviyeye geldi ve 9 milyar USD değerleme yapıldı şirket için.

Bu durum daha da reklam sağladı şirkete. Holmes abla güzelliğiyle olmasa da bu fon toplama becerisiyle Forbes’in kapağına filan çıktı hatta. Holmes de bu fırsatı iyi değerlendirdi ve kan testlerinin 1.000 kadarının yapıldığını söyledi. Tabi sonradan bunu ben söyledim ama yanlış anlaşıldım onu kast etmedim filan demiştir.

Çakmağı Çakan

2015 yılında Wall Street Journal’in araştırmacı ekibinden Carreyrou adlı bir gazeteci Theranos ile alakalı bazı duyumlar aldığını iddia etti. Kendisine ulaşan eski bir Theranos çalışanının laboratuvarlarda etik olmayan ve zarar verici uygulamalar yapıldığını söyledi. Çakmağı çakan da bu oldu.

2015 yılında ortaya çıkan bu iddialar üzerine Theranos kendi topuğuna sıktı ve FDA’ya testler için onay başvurusunda bulundu. Bu arada WSJ’nin acar gazetecesi duyumlarını araştırmaya devam etti. Bu abi ilk yazısında yaptığı araştırmalara göre şirketin kan testlerini geliştirmekte güçlük çektiğini haber yaptı. Bu işlerden kıllanan FDA kendisine onay için başvuru yapan firmanın tesislerine ziyaret gerçekleştirmiş ve ziyaret tutanağına “bu adamlar temizlenmemiş cihazlar ile çalışıyor” yazmıştır.

Bu durum ortaya çıkıp Theranos FDA’dan red yiyince ortaklardan Safeway firması ile Walgreens firması sözleşmelerini feshediyor. Safeway firması Theranosun test taşeronu. Walgreens ise bizdeki Watsons mağazaları gibi bir şey. Yani şirket en büyük iki satış ve dağıtım kanalını kaybediyor.

Tabi düşene herkes tekme vuruyor. FDA başvuruyu reddedince, bir de bu Theranos şirketi çok medyatik olunca kamu kurumları akbaba gibi çöküyor firmanın üstüne. Laboratuvar kontrolünü yapan kurum Theranos’un laboratuvarlarının hastalar için ciddi risk taşıdığını raporluyor.

SEC (ABD SPK’sı) bir yandan bastırıyor ve inceleme başlatıyor.2016 yılında baba hissedarlardan Balwani şirketi Holmesin kucağına bırakıp parasını alıp kaçıyor. CMS daha sonra Holmes firmasının laboratuvarlarını kapatıyor ve 2 yıl boyunca test yapmasını yasaklıyor.

Bu süreçte Holmes sürekli TV programlarına çıkıp ” kardeşim sakin olun, iş bizde, halledicez” tadında açıklamalar yapıp milleti şirketin ölmediği ve kötü olmadığı yönünde ikna etmeye çalışıyor. Şirket yeni bir hikaye yazıp eski hikayeyi milletin kafasından silmek adına MiniLab adlı projeyi ortaya koyuyor. Laboratuvarlarını kapatıp testleri iptal ediyor. Çalışanları da şutluyor.

Ancak eski ortaklar ve kan testlerine katılan hastalar şirkete dava açmaya başlıyorlar. Theranos milyonlarca dolar ödüyor tazminat olarak.

Para Lazım Başkan

2017 yılına gelindiğinde hem satış olmaması, hem de milyonlarca dolar tazminat ödenmesi nedeniyle şirket nakit yönetiminde sıkıntıya düşüyor. Hemen gidip Fortress Investments ile anlaşıyor ve 100 mio. dolar teminatlı kredi anlaşması yapıyor. Yapılan anlaşmaya göre şirket 100 mio USD borcunu, halihazırda FDA’da bulunan ve Zika virüsünü tespit eden kan testi başvurusunun olumlu sonuçlanması ile yapacağı satışlar ile ödeyecekti.

SEC Muhteşem Sol Ayağıynan Yapıştırıyor

Efenim SEC bu finansman anlaşmasının hemen akabinde Holmes, Balwani ve şirketi dolandırıcılıkla suçluyor ve soruşturmaya başlıyor. Fakat hemen Holmes kurumla anlaşmaya gidiyor, bir takım ceza ödemeleri nihayetinde bu süreci hasarsız atlatıyor.

Ancak Theranos işi beceremiyor. Zika virüsü testlerinde aksilikler ile karşılaşılıyor ve daha fazla finansman ihtiyacı hasıl oluyor. Bu süreçte fon arayan Holmes’e esas darbe Adalet Bakanlığından geliyor ve dolandırıcılık suçlamasıyla dava açılıyor. Holmes CEO’luktan istifa ediyor.

2018 yılının Eylül ayında ise şirket tüm hissedarlara kapanacağını bildiren bir kokulu mektup yolluyor.

Theranos Skandalı

Yapılan incelemelerde ve halen görülmekte olan davalarda anlaşılıyor ki aslında şirketin test sonuçlarının tamamı hatalıymış ve testlerin çoğunda doğru sonuç vermemiş. Ancak şirket yöneticisi Holmes bir şekilde test sonuçlarını manipüle etmiş (muhtemelen bizzat müdahale etti) ve çıkıp piyasaya dedikoduların yanlış olduğunu söylemiş. SEC bunu yatırımcıları dolandırmak olarak tanımlıyor ve görülen dava da bunun üzerine esasen.

İşin garip taraflarından birisi şirket hiç bir zaman bir kan testinden herhangi bir sonuç elde edebilecek bir seviyeye erişememiş. Yani kan testi yapmış ama kendi kan testleri ile değil. Fakat firmanın reklamasyonuna baktığımızda sürekli olarak kan testlerinin bir çok hastalığı (tek bir damla kan ile kan, kanser ve kolestrol testi yapıldığı) teşhis edebildiği vurgulanıyor. Tek damla kan ile theranos makinelerinin bir çok hastalığı teşhis ettiği reklam ediliyor.

Yine yatırımcılara yapılan sunumlarda testlerin ABD askerleri tarafından Afganistan’da kullanıldığına yönelik yalanlar söylenmiş. Oysa ABD ordusu bir tane test bile satın almamış firmadan.

Bir hadise de kullanılan kan testi kitlerinin şirketin üreteceğini söylediği kitler olmadığı, bu testlerin piyasadan alelacele bulup buluşturulmuş adi testler olduğu şeklindedir. Yani bildiğin milleti ufalamış kadın ya. Yalnız ablama helal olsun, sadece pazarlamayla bu noktaya gelmek de bence başarıdır.

Özetle yapılan soruşturma neticesinde toplamda hileli olarak yatırımcılardan 700 mio USD para toplandığı tespit edilmiş.

Değer Yatırımı ve FOMO Üzerine

Bitcoin yatırımı ile son dönemde popüler olan bir söylem var. Fomo yani fear of missing out. Türkçe haliyle bir şeyi kaçırmaktan korkma duygusu ile mantığın kaybolması. Bu duygu ile alınan yatırım kararları genelde yanlış oluyor.

Son dönemde sıklıkla gördüğümüz halka arza hücumlarda da bu fomo duygusu hakim. Şirketin iş modeli berbat, iş modelini bırak bilançosu ayrı gelir tablosu ayrı leş atıyor. Ancak bakıyorsun şirketin halka arzına 10 kat talep gelmiş. Kim talep etti bu halka arza kardeşim? Kim olacak alayı fomo.cu.

İşte bu theranos skandalı yazımızda da incelediğimiz süreçteki yatırımcıların tamamı her ne kadar piyasa duayeni yetkili abiler de olsalar tamamı fomo duygusuyla hareket etmiştir.

Theranos skandalı yazımızdan yatırımcı olarak çıkarmamız gereken sonuç değer yatırımlarında fomo duygusuna kapılmamak gerektiğidir. Değer yatırımı yaparken lütfen kitlelerin çılgınlığını değil iş modelini, işin kendisini düşünün. Yine değer yatırımlarınızda ortalama bir hisse senedi alımındaki olağan şüpheli tavrınızı değil olağanüstü şüpheli tavrınızı takınıp önünüze sunulan yemeği didik didik edin.

Dikkat

Theranos skandalı meselesinden çıkarılan bir sonuç da kapitalizmin bizlere gerçekten ihtiyacımız olmayan şeyleri satış, pazarlama yoluyla gayet rahat satabildiğidir.

Theranos skandalı vakasında muhakkak bazı manipülatif hareketler var. Ancak tıpkı normal tüketim kararlarımızda olduğu gibi yatırımcılar biraz daha fazla araştırsaydı ve pazarlamacıya kanmasaydı paralarını kaptırmayacaklardı. Hayır az buz bir para da değil. 750 mio USD. Ancak bu ablamız öyle başarılı bir manipülatör ki herkesi ayakta uyutmuş.

Holmesin sarışın ve çakır gözlü olmasının, gençliğinin ve güzelliğinin theranos skandalı nın yaşanmasında bir etkisi var mı bilemem. Ancak bu hanımefendinin mükemmel bir pazarlama ve satış becerisi ile olmayan ürünlere ve teknolojilere nasıl bu kadar yatırım çekebildiği pazarlama derslerinde iyi örnek olarak okutulmalı. Tam bir kapitalist pazarlama faciası.

Theranos skandalı yazımızın sonuna geldik efenim. Esen kalın.

yatirimkurusu

10 yıldır finans sektöründe denetçi, İngilizce biliyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
error: İçeriklerin kopyalanması engellenmiştir.