Ekonomi

Endüstri 4.0 Nedir ?

Efenim bu yazımızda gündelik yatırım ve finans meselelerinin dışına çıkıp aslında evladı olan her bireyi ilgilendiren, halihazırda da evladı olmayan ama önümüzdeki günlerde üremeyi düşünen her genç dimağın bir sonraki nesilin gelecek planlamasını doğru bir şekilde yapabilmesini sağlaması için gereken bir şey. Konumuz endüstri 4.0 nedir ve endüstri 4.0’ın iş gücüne etkisi neler olabilir?

Yazımızda sanayi devrimlerini kısaca özetleyip endüstri 4.0 nedir ile birlikte başlayan süreci, bu sürecin getireceklerini ve bizden sonraki gelecek olan neslin geleceğini nasıl planlamamız gerektiğini izah edeceğim. Biraz üfürmecilik gibi gelebilir size ancak görüşleriniz var ise de değerlendirmek isteriz tabi.

nesnelerin-interneti

Yazının devamında size tekrar hatırlatacağım ancak önden bazı noktalara değinmekte fayda görüyorum. Tüm sanayi devrimlerinin maksadı insanı refaha erdirmektir. İnsan refahı verimlilikte eş değerdir. Bir ürünü daha hızlı sayıda, daha düşük maliyetle üretmek verimliliğin temelini oluşturur. Bütün sanayi devrimleri iş gücünü erozyona uğratır ve iş gücünün imalat içerisindeki payı azalır, iş gücü her devrimde hizmet sektörüne bir tık daha kayar. Bunları unutmayınız.

Endüstri 1.0 (1. Sanayi Devrimi)

Birinci sanayi devrimi esasen ölçek ekonomisini fark eden insanoğlunun kapitalizmi ilk keşfetmeye başladığı süreç diyebiliriz. Napıyor bu zamanlarda ademoğlu?

Devlet meselesi yazımızda anlattık. Önce sermaye birikimi için tarımsal üretim arttırılıyor. Daha çok üret, ihtiyacından fazla olanı sat, oradan gelen para ile ihtiyacın olanları al ya da refahını arttır. Bütün sistematik bunun üzerine kurulu. O dönem Adam Smith gibi düşünlerin de etkisiyle belirli bir işte uzmanlaşma ön plana çıkartılmaya gayret ediliyor. Ancak uzmanlaşma ve iş bölümü bu dönemlerde pek oturmuş değil. Nihayeten İngiltere’de 1712’de buhar gücü elde edilerek bu vesile ile mekanik üretim keşfediliyor.

Mekanik üretimin keşfinin çok önemli bir ayağı var. Mekanik üretim ile önce üretimin halen en pahalı kalemlerinden ikincisi olan iş gücü maliyeti azaltılıyor. Ki biz buna uzun vadede ölçek ekonomisi diyeceğiz. Yani daha az enerji ile daha fazla üretiliyor. Bir yandan da daha fazla ürettikçe maliyetin azaldığı anlaşılıyor. Bu da daha da fazla üretip piyasada rekabette öne geçmek demek ki rekabette öne geçmek daha fazla satış ve daha fazla kar, daha fazla sermaye birikimi/servet demek oluyor.

Tüm bu başlangıç süreci günümüzde yaşadığımız vahşi kapitalizm denilen olgunun ilk adımıdır.

Endüstri 2.0 (2. Sanayi Devrimi)

İkinci sanayi devrimi ise elektrik gücünün fark edilmesi, elektrik gücünün buharlı makinelerden daha efektif, daha verimli olduğunun görülmesi ile buharlı makine devriminin elektrikli makine devrimine dönüp makinelerin daha verimli bir aşamasına geçilmesinden ibarettir.

Noluyor efenim? 1800’lü yıllarda telefon ve telgraf icat ediliyor ve iletişim hızlanıp elektrik yaygınlaşıyor. Bu telefon ve telgraf meselesini hafife almayın. Makineleri konuşturmaya başladığımız aşama budur. Bir yandan da iş bölümünde tam uzmanlaşma dediğimiz bir sürece giriliyor. Yine üretim bantlarını endüstri 2.0 sürecinde görmeye başlıyoruz. Fordist üretim modeli denilen otomasyonla üretilen standart üretim kavramı bu zamanlarda ortaya çıkar.

Fordist üretimde karmaşık işlevli bir makine tek bir hat üzerinde imal edilmek yerine makinenin parçaları ayrı ayrı hatlarda ve o işte uzmanlaşmış kişiler tarafından minimum süre, optimum maliyet ile üretilir. Daha sonra parçalar birleştirilir ki 3. sanayi devriminde yani günümüzde görmekte olduğunuz Apple telefonların parçalarının birinin Çin‘den birinin İrandan gelmesinin sebebi halen bu işte uzmanlaşma modelinden kaynaklanır. Anlayacağınız üzere işte uzmanlaşma hikayesinin esası ucuz üretime dayanıyor yine.

endustri-4-0-nedir
Sol üst köşede smart sensors yazıyor. Türkçesi akıllı sensörler. Endüstri 4.0 devriminin önemli bacaklarından birisi bu. Akıllı sensörler verileri doğru seçmeye çalışıyor. İlk hedefleri tüm verileri yakalamak olacak. Daha sonraki hedefleri ise bu verileri temizlemek ve hazır hale getirmek.

Endüstri 3.0 (3. Sanayi Devrimi)

Üçüncü sanayi devrimi ise dijital devrim olarak nitelendirdiğimiz elektriğin yarı iletkenler vasıtasıyla çipler üzerinden konuşturulmaya başlanmasıdır ki halihazırda kullanmakta olduğumuz bütün kodlama sistemleri 1-0 kodlama sistemleri olup temel olarak bu modele dayalıdır. Bu ise yarı otonom bir üretim süreci ve daha az insanlı üretim demek anlamına gelmiştir.

1970’li yıllarda ilk bilgisayar üretilmiştir ve tüm süreci esaslı etkileyen unsurlardan biri bu kısa sürede kendisine gelen bilgiyi hızlı bir şekilde işleme kapasitesine sahip bu makinelerin üretim sürecine müdahil olmasıdır.

Yalnız yazının bu kısmına kadar okuduysanız şunu fark etmişsinizdir. Önce makine üretiliyor, sonra seri üretime geçiliyor, sonra makinelerin dili ortaya çıkıyor. Ya bu makineler birbirleri ile haberleşmeye başlarsa?

Endüstri 4.0 Nedir ?

İşte gelelim endüstri 4.0 nedir meselesine. Geçtik mi ne zaman geçeceğiz diyorsanız aslında alt yapısı çok daha önceden hazırlanmıştır. 2000’li yılların başında nesnelerin interneti (IOT deniliyor ortamlarda) kavramı ortaya atılmış 2020’de ise bu konuda ilk adımlar atılarak otonom etkileşim gerçekleştirilmiştir.

Her endüstri devriminde olduğu üzere temel amaç endüstri 4.0 da da üretim maliyetlerinin azaltılması, daha az maliyetle maksimum kalitede üretimi elde etmektir.

Endüstri 4.0 ve İmalatı Anlamak

Bilmeyenler için kısaca anlatmakta fayda var. Bir imalatçı önce gider makineleri alır. Sonra ham maddeyi alır. Bunu işler ve sonuçta ortaya bir nihai ürün çıkar. İmalatçının kazanacağı parayı belirleyen temel iki şey vardır. Birincisi işledikten sonra ortaya çıkan nihai ürünün niteliği, ikincisi de marka değeri.

İmalatçı çok yaratıcı bir işleme yapmıyor ise -ki Türkiye’deki imalatçıların büyük bir kısmı bu şekildedir, bu güne kadar yıllardır süregelen geleneksel üretim yöntemlerini kullanır- rekabetçi piyasada ayakta kalmasının yolu maliyetlerini azaltmaktan geçer. (Reklam satış pazarlama konusuna dalmıyorum gerçekten bu yazının meselesi değil)

Bir imalathanenin maliyetleri ise temel olarak (Makinelere yatırılan sermaye maliyetini hariç tutar isek) enerji, iş gücü ve ham maddeden kaynaklanır. Enerji ve ham madde maliyetlerini sabit kabul edeceksiniz çünkü imalatçının bu maliyetler ile oynama olasılığı, bu maliyetleri düşürme olasılığı yok. Tek oynayabileceği maliyet var o da iş gücü maliyeti.

İşte bu şartlarda imalatçı ya daha fazla makine alacak ya da farklı bir teknik bulacak ki bu arayış sanayi devrimlerinin kapısını açan arayıştır. Yani iş gücünü imalat sürecinin dışına itmek. Tabi bunu devlet bazında yapmak isterseniz rekabetçi kur gibi politikalar da kullanabilirsiniz ama pek tavsiye etmediğimizi söylemiştik sanırım.

Mevcut İmalat Düzeninin Nesi Var?

Efenim endüstri 4.0 nedir ki bizim imalatta yaşadığımız sorunlara çare bulacak diyorsunuz muhtemelen. Bunun için önce mevcut imalat düzeninin muhtelif aksaklıklarına bakalım. Bir kere en büyük sorun tedarik sorunu. Ucuz iş gücü ve sermaye birikimi meselesine başta rekabetçi kur yazısı olmak üzere çok yazımda anlattım. İşte bu sebeple günümüzün büyük şirketlerinin tamamı milliyetsiz bir moda bürünmüş durumda. Adam Fawer’in Olasılıksız kitabında bahsettiği dünyaya geçmeye ramak kalmış durumda.

Yani Apple malzemelerinin yarısını Çin’deki firmalardan alıyor, kalan yarısını da Güney Korelilerden alıyor. Bu iki taraftan aldığı malzemeleri gidip Hindistan’da birleştiriyor. Yeni ekonomik düzen bu şekilde idi. Halen de öyle ama bu iş değişecek. Ne zaman değişecek? Karanlık fabrikalar dediğimiz insanın iş gücünden tamamen arındırıldığı süreç başlayınca değişecek.

Paragraf başlığından kopmayalım. Efenim mevcut imalat düzeninde en büyük problem tedarik zincirinin kırılgan olması meselesi. Şimdi ucuz imalat vs. nedeniyle büyük firmalar farklı ülkelerde fabrikalara imalat yaptırıyor. Ancak bunun öncelikle o ülkelerin siyasi riskini almak gibi göz ardı edilemeyecek bir sıkıntısı var. Çünkü bu üretimi yaptırdığınız ülkeler zaten demokrasi ve sendikal hareket gelişmediği için işçi haklarının düşük olduğu, bununla birlikte yine aynı sebepler ile hükümetlerin kendini korumakta güçlü olduğu ya da bizzat hükümetlerin tehlike olduğu, halen ideoloji gibi uyuşturucuların kol gezdiği gelişmekte olan ülkeler.

Yani senin üretim yaptırdığın fabrikaya bir devlet el koyabileceği gibi darbe olabilir, iç karışıklık çıkabilir, o ülke ekonomi bakanı bir gecede devalüasyon kararı alıp tüm maliyetlerini değiştirebilir. Mevcut imalat sürecinde riskliliklerden birisi bu.

Bir diğeri ise ve esasen endüstri 4.0 nedir kavramının kökten çözeceği sorun imalat sürecindeki iş gücünde yaşanan belirsizlik. Niye kaynaklanıyor bu belirsizlik? İşçilerin ne zaman işten ayrılacağını, ne zaman öleceğini, ne zaman hastalanacağını, ne zaman evleneceğini kontrol edemiyoruz. Mevcut kapitalist düzen optimum çalışan sayısı ile çalışmayı gerektiriyor olduğundan işçilerin yedeği de yok. İşte endüstri 4.0 nedir : bu işçi sorununu işçileri tamamen ortadan kaldırarak çözmeye çalışan devrimdir.

Endüstri 4.0 Siyasi Boyutu

Şimdi bu bölüm benim tamamen şahsi üfürmem olmakla birlikte şeytanın da dürtüklemesi ile aklıma bazı şeyler geliyor. Biraz da ondan bahsetmek istedim. Böyüh oyunu yine gördüm yani.

Şimdi biliyorsunuz Çin iktisadi modelinin Yugoslavya kaynaklı bir model olduğunu izah etmiştim. Bu iktisadi modellerin temeli üretime, ucuz üretime dayalıydı. Bunu da çoğu zaman bu ülkeler halklarının refahından feragat etmek sıretiyle rekabetçi kuru da kullanarak gerçekleştirmişlerdir. Yugoslavların ömrü kısa oldu ama Çin bu işi becerdi ve ciddi şekilde sermaye birikimi gerçekleştirdi ve şu an karşımızda jeopolitik bir oyuncu, hatta Trump abiye göre ABD‘nin karşısında durabilecek tek güç olarak peydah oldu.

Çin’in nüfusu yaklaşık 1,5 milyar ve bu nüfusa yakın bir de Hindistan var ki onun da nüfusu 1,3 milyar. Şayet Hindistan da bir gün kafayı bozup ucuz iş gücüne ve rekabetçi kura dayalı iş modeli ile Çin sistematiğini ortaya koyarsa bu sefer dünya tek kutupludan iki kutupluyu bırak çok kutuplu ve dolayısıyla b*k kutuplu bir yere dönecek.

Ben özellikle endüstri 4.0 nedir noktasında işi başlatanın 2011’li yıllarda Almanya olduğunu göz önüne aldığımda şöyle bir çıkarımda (üfürümde) bulunuyorum. Abi bu Almanlar baktı bunların nüfusu giderek azalıyor. Alman toplumunun medyan yaşı giderek artıyor. İş gücü problemi için sürekli olarak dışarıdan göç alıyorlar. Türkiye, İran gibi sorunlu ülkelerden nüfus çekiyorlar ki zaman içerisinde bu adamlar problem yaratıyor. Çünkü bunların entegrasyon ve esneklik seviyesi sıfıra yakın. Ulan bunlarla uğraşacağımıza şu işi kökten çözelim deyip gelişmiş alman mühendisliğini de oyuna dahil ederek endüstri 4.0 nedir hamlesini yapıyorlar.

Tersine Evrim

Özellikle yeni bir Çin olma tehdidi yaşatan Hindistan gerçeği var ortada. Biliyorsunuz dünyada evrim belirli bir süre sonra tersine döner. Normalde beklenti şudur. Doğal seleksiyon gereği parası çok olanlar hayatta kalır, bu kişiler daha fazla hayatta kaldığı için insan geni sürekli gelişir ve übermensche (fenafillah seviyesindeki insan) erişilir. Sosyal problemler ve sorunlu insan modeli toplum içerisindeki payını giderek azaltır.

Ancak günümüzde evrim makinesi tersine işlemiş, geliri fazla olan hayatta kalmakla birlikte çok da fazla ürememeyi tercih etmiş. Gerek doğum kontrol yöntemlerine erişim gerekse de inanç, cahillik, genlerden gelen üreme güdüsü vs. gibi etkilerle fakir kalan kısım da sürekli olarak daha fazla üremiş. Haliyle toplum içerisindeki cahil/eğitimli oranı hep cahil lehine gelişmiş.

Dolayısıyla kalabalık olan hep cahil olan ekip ve bunlar problemli. Bunların dünyada var olmasının en büyük artısı iş gücü ama alıp tornadan geçireceksin ki bu çok masraflı iş.

Alman da bununla uğraşmak yerine böyle bir seviyeye geçmek istemiştir diye düşünüyorum.

Endüstri 4.0 Ne Getirecek?

Endüstri 4.0 nedir kavramını tam anlamıyla sanayi ve teknolojinin %100 entegrasyonu şeklinde adlandırsak sanırım yanılmayız.

Burada temel amacı defaatle söyledik ancak ara hedeflerde var. Bunlardan ilki bir imalat sürecinde bulunan bütün makinelerin birbiri ile haberleşmesi. Mesela bir salça fabrikasını düşünelim. Ne oluyor? Domatesler geliyor, yıkanıyor, rendeleniyor, kazana giriyor, ısıtılıyor, kimyasal eklemeler yapılıyor, dinleniyor,tenekeler geliyor, tenekelere giriyor ve paketleniyor, depoya gidiyor. Burada sadece süreç bazında baksak üretim bantları hariç 11 tane makine çalışıyordur.

Endüstri 4.0 önce bu makineler kendi içinde haberleşsin diyor. Bunun sebebi verimlilikte yatıyor. Çünkü çalışmayan makine verimsizdir. Makineleri tam kapasite çalıştırırsanız verimi arttırmış olursunuz. Bunun için salça fabrikası örneğinden devam edecek olursak domates akışı hiç kesilmemeli, rendeleme kazanının önünde hiç domates beklememeli, paketleme süreci hiç durmamalı. İşin içinde insan faktörünün olması, dönem dönem sorunlar ve arızalar yaşanabilmesi, üretim bandının durması ve nihayeten makinelerin entegrasyonsuz kalması. İlk hedef bu entegrasyonu sağlayıp verimi maksimuma çıkartmak şeklinde.

Bundan sonra ise endüstri 4.0 ı bir sanayi devrimi yapacak olan “cihaz tabanlı internet” ya da sizin bildiğiniz adıyla “nesnelerin interneti” ingilizcesi internet of things, ya da IOT ortaya çıkacak. Bu da şu: senin salça fabrikandaki domates rendeleme makinesi ile bir çiftçinin bahçesindeki hasatı yapan makinenin birbiri ile haberleşmesi. Domates rendeleme makinesinin kendisine domates gelmeyince bu çiftçinin makinesi ile irtibata geçip “hacı baba benim domatesler bitti, parası neyse verek de bize biraz domates pasla” demesi.

İktisadi Bir Bakış Açısıyla Endüstri 4.0

Fütürist bakışta işin vardığı yer şu. Dünyadaki bütün üreticiler, yani ham maddeciler, imalatçılar ve talep sahibi insanlar ile entegre hale gelirse sonuç ne olur?

Ben size söyleyeyim iktisat bilimi sona erer. İktisat yazımızda iktisat biliminin ana hedefinin dünya üzerindeki erişilebilir kaynak sayısının kıtlığının optimum dağılmaması nedeniyle ortaya çıkan sorunları incelemesi olduğunu söylemiştik. Hah işte endüstri 4.0 devreye girer ise iktisat bilimini tamamen ortadan kaldırabiliriz çünkü optimum verime ulaşılmış sayacağız buraya ulaştığımızda.

Yalnız günün sonunda bu iş gerçekleşecek. Ben şahsen bunu görüyorum. Muhtemelen ben yaşayamayacağım, sanırım benim ufaklıkta göremez ama sonraki nesil muhakkak bu optimum üretimi görecektir diye düşünüyorum. Tabi insanoğlu o vakte kadar dünyada tüketecek bir şey bırakırsa. İşin enteresan tarafı sosyalist sisteme karşıt bir oluşumdan gelen kapitalist düşüncenin maksimum fayda düşüncesinin günün sonunda sosyalist bir ekonomi modelini kuracak olması. Bu da işte böyle bir ironidir.

Yapay Zeka Niye Önemli?

Efenim bu yapay zeka meselesi önemli bu aşamada. Endüstri 4.0 da temel amacımız insanı üretim sürecinden çıkartmak ve insan kaynaklı aksaklıkları gidermek ve insana daha müreffeh bir hayat sağlamak, çalışma saatlerini azaltmak idi. İşte bunu tam anlamıyla yapabilmek için insana düşündürtmeyi de bıraktırmamız lazım. Bunun için de insanın yerine koyabileceğiniz yöneticiler, kafası çalışan bir şeyler lazım.

Yazımızın başında halihazırda çipli elektronik sistemlerin 1-0 tabanlı kodlama sistemiyle çalıştığından bahsetmiştim. İşte gelişen teknoloji ile bu 1-0’lı kodlama sistemi yerine bulanık mantık diye bir şey geliştirildi. Bu bulanık mantık ile 1-0 gibi iki olasılıktan kurtulup daha geniş bir yelpazede seçim aralığı imkanı sağlandı ki bu makineye kendi düşünme yetisini kazandırdı.

Bununla birlikte kendisine kodlanmış temel veri ile makineler daha fazla bilgi edindi, edindiği bilgi ile kendisi öğrendi, veriyi yorumladı, bir çıkarım elde etti (ulan makine bile neden sonuç ilişkisi ile öğreniyor ama gel gör ki bizim eğitim sistemimizde neden sonuç ilişkisi öğreten yok, pehhhhh!!!!) bu çıkarımı fiiliyata döktü.

İşte yapay zeka bu aşamada devreye giriyor. Kendi kendine öğrenen makineler aslında elindeki veri setini yorumluyor, yorumladığı veriler ile fiiliyata geçiyor. Yani salça örneğinden devam edersek makine toplam satacağı salça miktarını tüketicilerin evindeki buzdolaplarından gelen veriye göre tespit ediyor.Buna göre talep ettiği domates miktarını çiftçinin makinesine söylüyor ve vaktinden teslim alıyor. Sonra salçayı üretiyor ve tüketicilere ulaşmasını sağlıyor. Bu süreçte makinen yaptığı önemli bir iş var. O da kendisine verilen verileri analiz edip yorumlamak yani neden sonuç ilişkisini kurmak.

Dolayısıyla yapay zekasız bir endüstri 4.0 olmayacağı gibi endüstri 4.0 ın temel tetikleyicisi bu yapay zeka da olabilir.

İş Gücünün Geleceği

Evet müzmin işçiler ve emekçiler olarak aklımızdaki en büyük sorulardan birisi bu. Emekçiler ne yapacak? Biraz da bu konuya eğilelim.

Şimdi insanlara ve diğer yazılara baktığımda genel olarak şöyle bir yaklaşım var. Efenin önceki sanayi devrimlerinde iş gücü esnek bir şekilde adapte oldu bu sürece. Bunda da adapte olacaktır. Eee hayatın doğal seleksiyonu diye bir şey var. Uyum yeteneği olmayan ölür filan. endüstri 4.0 ın neyi hedeflediğin bilmeyen bazı kendini bilmez açıklamalar diyelim.

Ulan endüstri 4.0 nedir meselesinin çıkış sebebi zaten üretim sürecindeki insan varlığını ortadan kaldırmak. Adam hala esnekleşme vs. diyor.

Neyse biz bu apır sapır yorumları bir kenara bırakıp Alman abilerimize dönelim. Malumunuz dünyada kafası basan topluluklardan birileri. Endüstri 4.0 kavramını ortaya attıkları yetmemiş gibi bu abiler doymamış bir de Arbeit 4.0 (ingilizcesini work 4.0 diye yazıyorlar ben Türkçeye Çalışma 4.0 diye çeviriyorum) diye bir nane çıkarmışlar.

Bu arbeit 4.0 üzerinden halen tartışmalar devam ediyor ve uzunca bir süre de bu meseleler gündemde kalacak. Şimdi iktisat bilimini gerçekleşmesi halinde temelinden sarsacak olan bu endüstri 4.0 değişimi eğer tam anlamıyla gerçekleşir ise benim kanaatim kişilerin çalışmasına gerek kalmayacağı yönünde. Buna şuradan kanaat getiriyorum. Yapay zekanın insanın yerine düşüneceğini söylemiştik. Şayet insanın düşünmesini gerektiren bir iş süreci yok ise bunu makinelere yaptırmak mantıklı diyorduk zaten hep. E nihai olarak eğer yapay zeka ya da akıllı makineler insanı ortadan kaldırmak amacıyla kendisi düşünecek ise yönetim kademesinde oldukça az sayıdaki insan dışında insanların pek de çalışmasına gerek kalmayacak gibi görünüyor.

Tabi bizler ve evlatlarımız muhtemelen o ütopik rüyaya erişemeyeceğimizden mütevellit evlatlar için bu geçiş sürecinde iştigal edecekleri bir meslek/zanaat edinmelerini planlamak şart. Bu aşamada şahsi öngörüm robotlara yaptırılabilecek hiç bir şeyi gelecekte evlatlarınız için planlamayın.

3D Yazıcılar ve Seri Üretim

Efenim endüstri 4.0 ile birlikte ortaya sürekli atılan fakat benim pek de desteklemediğim bir görüş var. Vay efenim işte geleceğin üretim modeli 3D yazıcılarmış. 3D yazıcılar ile herkes evinde ucuz ucuz malzemeler üretecekmiş, herkesin kendine özgü tasarımı olacakmış, herkesler kendi makinelerini üretecekmiş.

Şimdi öncelikle endüstri 4.0 hareketini tetikleyen unsur üretim maliyetlerinin düşürülmesidir. Üretim maliyetlerini düşürürken göz önüne almanız gereken şey ölçek ekonomisidir. Ölçek ekonomisi üretilen mal adedi arttıkça maliyetin düşmesi kuralıdır. Şimdi bazı yazıları okuyorum diyor ki endüstri 4.0 gelince (gökten zembille indiğine inanıyor olsa gerek insanlar) herkes evinde ihtiyaçlarını üretecek. Ulan sistemin kuruluş sebebini kendi içinde çürütüyorsun sen bu cümleyle.

Böyle 3D printerlar ile devrim filan olmayacak arkadaşlar. Ha 3d printer kullanılacak, ilerleyen zamanda daha fazlaca kullanılacak ancak hiç bir zaman insanlar evlerinde tshirt basmayacak ya da plastik kap kacak üretmeyecek. Çünkü pahalı gelecek. Ha çok spesifik şeyler muhakkak vardır. Atıyorum keyif pezevenkliğine basarsın kendine plastikten bir masa yaparsın tasarım. Onları filan üret, hobi olarak yani şey yapma.

Blockchain Bu İşin Neresinde?

Efenim endüstri 4.0 kendisiyle birlikte bazı alışkanlıklarımızı da değiştirecek. Bunların başında blokchain modeli geliyor. Bunun sebebi gelecek dünyanın tam bir veri çöplüğü olacak olması. Niye önemli? günümüzde dahi veri problem. Sadece büyüklük anlamında değil. Bu kadar büyük veriyi teyit etmek bile problem ki bu hususlara detaylı olarak big data yazımızda değindik. Daha uzun okumalar için o kısma geçin.

İşte bu teyit sorunun çözmek için de blockchain gibi endüstri 4.0 a uyugn bir teyit mekanizması gerekiyor. Blokchain modelinin ne olduğunu Bitcoin yazımızda detayıyla açıkladık. Bitcoini de anlattık onu da okuyun.

Özetle önümüzdeki dönemde bu blockchain yapısının ince ince hayatımıza girişini göreceğiz. Tabi burada en büyük sorunu tekrar edeyim. Dağıtık ağ sistemlerinde veri güvenliğinin nasıl sağlanacağı halen en büyük soru işareti.

Esen kalınız.

yatirimkurusu

10 yıldır finans sektöründe denetçi, İngilizce biliyor.

İlgili Makaleler

4 Yorum

  1. Yazılarınızı zevkle okuyorum. Bu kadar anlaşılabilir yazmak için gerçekten bilmek gerekli. Tebrik ediyorum sizi.

    1. Ethem Bey güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Biliyorum demeyeyim de öğrenmeye çalışıyorum diyelim. Zaman zaman yazılarda hata da yapıyorum çünkü. Hayat zaten uzun bir öğrenme ve insanın kendini bu bilgi ile tatmin etme süreci. Keyifli okumalar dilerim. Sevgiler, saygılar.

  2. Merhaba;
    Joseph A. Schumpeter “kapitalizm sisteminde şirketler büyüyecek büyüyecek. patron sahipliğinden uzaklaşıp yönetilemeyecek hale gelecek ve parçalanacak, sosyalistleşecek” mealinde birşey der…..
    Diğer yandan “Arbeit macht frei” ise Charlie Chaplin çalışıyor- Factory Scene – Modern Times (1936), https://www.youtube.com/watch?v=6n9ESFJTnHs
    Peki R.U.R gerçekleşecek mi bakalım ati de? Yani robotların isyanı…..
    ..Diğer yandan Aylaklığa Övgü – (Bertrand Russell) ve Karl Marx’ın damadı Paul Lafargue’ın “Tembellik Hakkı” kitabı var. 4.0 işçileri istemiyorsa işçiler zaten tembellik ve aylaklık istiyor ki!!!

    1. İşçilere iş bulmak gerek yoksa isyan başlayabilir. En büyük dert bence bu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
error: İçeriklerin kopyalanması engellenmiştir.